Sosyal medyanın en büyük illüzyonu: Ördek Sendromu
Stanford üniversitesi tarafından literatüre kazandırılan “Ördek sendromu” kavramı, ördeklerin suyun üzerinde zahmetsizce süzülüyor gibi görünmelerine rağmen suyun altında hızla çırpınarak ilerlemelerinden ilham almıştır. Öğrencilerin kaygılarını bastırırken dışarıdan sakin görünebilme yetenekleriyle bağdaştırdıkları için bu ismi uygun bulunmuştur.
Günümüzde sosyal medya son derece yaygın ve popülerliği gittikçe artan bir iletişim ortamıdır. Sosyal medyada bireyler kendilerini nasıl göstermek, sunmak istiyorsa o yönde paylaşımda bulunmaktadırlar. Erving Goffman’a göre; kişiler başkalarının karşısında bir performans sergilerken performanslarını sürekli gözden geçirirler ve kendisini izleyenleri etkilemek için performanslarını idealize ederler. Goffman’ın “Yayılan İzlenim Kuramı” temel alınarak, özellikle sosyal medyada kusursuz bir hayat imajı çizerken aslında büyük bir mücadele veren insanları tanımlamak için de bu metafor kullanılır.
Bu kavram, bireyin dışarıdan sakin başarılı ve dengede görünmesine rağmen; iç dünyasında yoğun kaygı, stres ve tükenmişlik yaşaması durumunu tanımlar. Bu sendrom genellikle mükemmeliyetçilik, yüksek performans kaygısı, yetersizlik hissi ve sosyal karşılaştırma mekanizmalarıyla ilişkilidir. Birey, başkalarının yaşamlarını kendi içsel deneyimleri ile kıyaslar; dış görünüşe aldanarak diğerlerinin daha az zorlandığını varsayar. Bu durum kişinin kendi yaşadığı duygusal zorlukları yadsımasına ve daha fazla baskı hissetmesine neden olabilir.
“Herkesin hayatı bu kadar kolayken benimki neden bu kadar zor?” diyorsanız, ördek sendromundan etkileniyor olabilirsiniz.
